ERCİŞ'İN TARİHÇESİ
Erciş Milattan Sonra 224–241 yılları arasında Sasani İran Hükümdarı olan Erdeşir (Ardeşir-yeryüzü aslanı) tarafından kendi ismini vererek kurulduğu belirtilmektedir. Erciş adının halk arasında “Erdiş” olarak telafuz edilmesi ve söz konusu dönemde Erciş’in Sasani hâkimiyeti altında bulunması, “Erciş” adının buradan alınmış olabileceği hakkında bilgi vermektedir.
Diğer taraftan Urartuların ilk başkenti olması hasebiyle, Erciş’in kurucusu sayılan Urartu Hükümdarı Aramu tarafından inşa ettirilen Arzaşkun kentinin adından da kaynaklanabileceğini, ayrıca Erciş ve çevresinde yeni yerleşim alanlarının yanı sıra çeşitli tesisler inşa eden sekizinci Urartu kralı, 2’nci Argişti’nin isminin verildiği de düşünülmektedir. Erciş adının kökeni sayılabilecek isimlerden olan Erdeşir, Arzaşkun ve Argişti adları, bugün kullanılan “Erciş” ismiyle benzerlik gösterdiğinden, tarihi süreç içerisinde değişerek son şeklini almış olabileceği kuvvetle muhtemeldir.
Erciş Milattan Önce iki bin yılı başlarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da rastlanan, Kafkas, Hind veya Turanî kökenli ön adları “Subar” olan Hurriler dir. Afganistan’dan Suriye’ye kadar uzanan coğrafya da izlerine rastlanan Hurriler, siyasi birlik kurmuşlarsa da, genelde bir birinden ayrı beylikler halinde yaşamışlardır. “M.Ö. 13. yüzyılın başlarından beri Doğu Anadolu Bölgesi’nde çeşitli boy ve budunların oluşturduğu Beylikler Döneminin bulunduğu ve merkezi yönetime geçilmediği bilinmektedir. Yerli halklarla ve prototürk göçebe kavimlerle karıştıktan sonra kendilerini “Urular” olarak adlandıran Hurriler, zamanla göçebeliği terk ederek yerleşik ve yarı göçebe hayata geçmişler. Daha sonra kurulan Urartu Devletini oluşturacak olan etnik unsurların başında gelmişlerdir.
Erciş, Van şehrinin kuzeyinde Van Gölü kıyısında, mavi ile yeşilin birleştiği yerde bir Karakoyunlu Türk şehridir. Erciş sadece bir Türk şehri değil aynı zamanda Ötüken gibi, Mevr gibi, Bursa, Edirne, İstanbul ve Ankara gibi bir Türk başkentidir. Erciş’i bir Türk şehri yapan 1054’de Erciş’i ele geçiren Tuğrul Bey’dir. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Erciş tamamen Türkleşmiştir. 1100’de Erciş Selçuklu beyi Sökmen’in kurduğu Ahlatşahlar beyliğinin bir parçası olmuştur. Bu dönemde Erciş gelişmiş ve önemi artmıştır. Çünkü Erciş kuzeyden gelen Hristiyan ordularının akınlarına karşı bir set oluşturmuştur. 1208’de böyle bir akında Gürcü orduları Erciş’i yok etmiş, halkı katletmişlerdir. Erciş gerçek önemine Karakoyunluların başkenti olduğu 1365–1469 seneleri arasında kavuşmuştur.
Erciş 1500'lü yıllarda İran-Osmanlı savaşlarının merkezinde kaldığından oldukça yıpranmış, kırsal alanda yaşayan konar-göçer Türkmen aşiretlerinin önemli bir kısmının da bölgeyi terk etmesi sonucu nüfus azalmıştır. Üst üste gelen Safevi-İran saldırılarına rağmen nüfus günümüzle mukayese edildiğinde ileri seviyededir.
1914 de I. Dünya savaşının başlamasından sonra, 1915 tarihinde Ermenilerin yardımı ile Erciş ve çevresi Ruslar tarafından işgal edilir. Rusların işgali sırasında Ermenilerin yerli halka karşı isyanı başlar ve bu isyan kısa sürede çevreye yayılır. İsyan karşısında zamanın kolluk kuvvetleri yetersiz kalarak halkın güvenliğini sağlayamaz. Bu durum karşısında halk bölgeden göç etmeye başlar. Ancak göç oldukça zordur. Yoksul ve hasta olan halkın bir kısmı yolda ölür. Bir kısmı da yollarda Ermeni çeteleri tarafından öldürülür. Göç edemeyen halk (bu göç edemeyenlerin büyük bir kısmı hasta ve yaşlılardır) da yıllardır birlikte yaşadıkları ekmeklerini paylaştıkları Ermeniler tarafından katliama maruz kalır. 1917 de Rusya’nın I. Dünya Savaşından çekilmesiyle birlikte silahlarının bir kısmını Ermenilere bırakır. Ermeniler de katliamlarına devam ederler. Katliamların zirveye çıktığı noktada silahlı kuvvetlerimiz doğu illerini düşman işgalinden kurtarmak hareketleri esnasında Ali İhsan Paşa komutasındaki 4. Kolordu birlikleri 1 Nisan 1918’de Erciş’i Ermeni işgalinden kurtarır. İlçede sayıca az kalan perişan haldeki halkın yaraları sarılır ve göç edenler de yavaş yavaş memleketlerine dönerler. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilan edilmesiyle derin bir nefes alan Erciş‘te imar faaliyetlerine başlanır. 1923 de Belediye kurulur. Eğitim sorunlarını çözmek için 1925 de bu günkü Atatürk İlköğretim Okulunun Tarihi binası Atatürk İlkokulu olarak açılır.
Bugün ise Erciş; sevginin, barışın ve kardeşliğin egemen olduğu, tarihi dokusuyla modern kent özelliklerinin bir arada yaşandığı, bölgenin tarım, ticaret, eğitim ve sağlık merkezi konumunda olan nüfusuyla da bölgenin en büyük ilçesi olma özelliğine sahiptir.